Hükûmetler, medyadan, sanayi kuruluşlarından, holdinglerden evvel kadınlardan korkmalıdır. “Kamuoyu” denen görünmez gücün esas unsuru onlar.
Kadınlar, bir hükûmete kızıyorsa o hükûmetin ömrü sayılı demektir. Kadınlarımız, artan bir biçimde iktidara kızmaya başlamış bulunuyorlar. Kızgınlıkları, birkaç sebebe dayanıyor...
Analar, Öcalan’ın idam mes’elesinden dolayı kızıyorlar.
Kim ne derse desin, hangi gerekçe gösterilirse gösterilsin anaların yüreğindeki alev sönmeyecektir.
İşkadını, tatmin etmeyen ücretten dolayı kızgın.
Yüzde 15 zammına en fazla tepki gösterenlerden biri de çalışan kadınlar. Bunu protesto gösterilerinde de görüyorsunuz. Mutfaktaki kadın, TL’nin değersizliği ve enflasyonun yüksekliğinden dolayı kızgın.
Ailenin yükünü, geçimin geçmez sıkıntısını bu kadınlar her gün bir azap gibi yaşamakta.
Analar, iş kadınları, ev kadınları...
Hepsi, şimdi de elektrik kesintisinden dolayı kızmaya başladılar. Artık bu kızgınlık, bir mırıldanma, eşe dosta yakınma şeklinde değil. Kadın öfke içinde. Zira günümüzde asansörden, mutfaktaki fırına kadar her şey elektriğe bağlı. Elektrik kesintilerinin sürpriz bir şekilde gelip yeniden hayatımıza girmesi, sadece gecelerimizi değil, hayatımızı da karartmaya başlamıştır. Hele eski günlerin çıldırtan kesintilerini yaşamış olan kadınlar daha bir kâbus içindeler.
İlginçtir...
Onlar müthiş bir kuşku ile iki olay arasında münasebet kurdular. Kadın, kimseden bir şey işitmeden, gazete yazmadan, televizyon haber yapmadan, muhalif partiler dile getirmeden Mavi Akım Projesi ile elektrik kesintisi arasında illiyet rabıtası olduğu endişesine kapıldılar, “acaba” dediler, sordular, huylandılar.
Onlara göre ve onların ifadesi ile “bu bir oyun”du.
Hükûmet, Mavi Akım Projesi’ni kabul ettirmek için böyle bir yola başvurmuştu.
Kadının nice zamandır aile ortamlarında, komşuluklarda, ziyaretlerde bahsettiği konu, şimdi iletişim araçlarına da taşınır oldu.
Bu doğru olsun veya olmasın; neticede kalbe şüphe girmiştir.
Üstelik muvakkat bir iyileştirme dışında rahatlatıcı bir gelişme de yok. Enerji Bakanı, ağır bir kış geçirebileceğimizi her fırsatta açıklıyor. Bunları dinleyen kadın nasıl huzurlu olur?
Liderler, daha dün toplandılar..
Neden dün?
Bir iktidar, tabiî gazda azalma olabileceğini, hatta satan ülke tarafı ondan kesilebileceğini önceden belli planlara bağlamaz mı? Kesintiler başladıktan sonra liderler, bakanlar ve bürokratlar bir masa etrafında buluştular.
Olmaz...
Geç kalmış bir toplantı. Nükleer enerji santralleri bugün mü konuşulacaktı? Çevreciler, reaksiyon gösteriyor diye hayati değerdeki ekonomik yatırımlardan vaz geçilebilir mi?
İşte bu yüzden, kadın kızgın. Zaten o kadının diğer sıkıntılarının üstüne gelen zelzele manzaraları ile sinirleri allak-bullak olmuştu. Şimdi de kesinti sürprizi ile karşılaştı.
Kaloriferi, fırını, çamaşır makinası, asansörü...çalışmayan kadının kızgınlığı önünde hiç bir hükûmet duramaz. Asıl kamuoyu budur. Ve bu kamuoyu, Mavi Akım Projesi uğruna bu çilelere katlanmak zorunda bırakıldığına, aldatıldığına inanmışsa manzara kötüdür. Üstüne üstlük o Mavi Akım, Kızıl Ordu Orkestrası, Ankara salonlarında sirk palyaçoluğu yapıp para dilenirken devletleri Çeçenistan’da bir milleti imhaya yönelmiş bomba yağdırmaktaysa....
Kadınlar kızar, kadınlar öfkelenir...
Kadınlar haklıdır.
İktidarlara nasihat:
Kadınları kızdırmayınız. Kadın kızarsa, koca kızar, oğlan kızar, kız kızar...
Son söz:
-Bir kere daha yazalım-
2000’e yeni bir iktidarla girmemiz şarttır. Yorgun Ecevit, gemiyi bu kadar götürebiliyor. Oysa, deniz derin, hava fırtınalı, etraf her ân kararmak üzere.
3 Şubat 2010 Çarşamba
Kadınlara özel ürünler
Firmalar, toplam tüketim harcamalarında en fazla paya sahip olan kadınlar için ürün listelerine her geçen gün bir yenisini ekliyor. Millenium’a hazırlanan şirketler, 1999-2000 yılı için kozmetikten tekstile, takı koleksiyonundan deri ürünlerine, sağlık ürünlerinden güzellik ürünlerine kadar kadınlara yönelik yeni ürünlerini piyasaya sunuyorlar. 2000 yılı için hazırlanan tüm ürünlerin ilgi çekici yanları, milleniuma uygun olarak tasarlanmaları. İşte, satışa sunulan millenium ürünlerinden;
Escada Sport kışa hazır...
Escada, millenium’a 1999-2000 Sonbahar-Kış koleksiyonu ile giriyor. Spor giyimde rahatlığı ve fonksiyonelliği yaşam biçimi olarak benimseyenlere birçok seçenek sunan Escada Sport, yürüyüş, doğa yolculukları, kayak, yelken ve golf yapanların tercihi arasına girmeyi amaçlıyor. Escada Sport 1999-2000, Sonbahar-Kış koleksiyonunda; çift taraflı giyilebilen hafif anoraklar, kısa büzgülü ceketler, gabardin trençkotlar, bluzlar, jeanlar ve uzun etekler bulunuyor.
Saçını korumak isteyenlere: Form Haarlack
Taft, gazlı saç şekillendirici ürünleri kullanmayanlar için Form Haarlack-Gazsız Saç Spreyi’ni üretti. Form-Haarlack-Gazsız Saç Spreyi, keratin koruyucu formülü sayesinde; saçları rüzgar, güneş ve nem gibi dış etkenlere karşı koruyor.
Palmolive yenilendi
Bitki özlerini ve A, F, H ve E vitaminlerini bir arada sunan Palmolive Naturals, sonbahara parfümünden formülüne, ambalajından ürün çeşitlerine kadar baştan aşağı yenilenerek giriyor. Palmolive, saçlarının sağlıklı bir pırıltıya sahip olmasını isteyen bayanlar için farklı bitki özleri ihtiva ediyor.
Roc’la kırışıksız cilt
Roc, yeni ürettiği Roc Retinol Concentre Pur ile hanımların şikayet ettiği kırışıklıkları 12 haftada ortada kaldırıyor. Roc Retinol Concentre Pur’de bulunan patentli özel bir teknoloji ile saf A vitamini, hücrelerin tam kalbine etki ediyor.
Derimod’dan genç koleksiyonu
Türk deri sektöründe faliyet gösteren Derimod, 2000 yılı için yeni genç koleksiyonu “Mood”u üretti. Dinamik, ekonomik, genç, rahat ve minimalist çizgiler
Escada Sport kışa hazır...
Escada, millenium’a 1999-2000 Sonbahar-Kış koleksiyonu ile giriyor. Spor giyimde rahatlığı ve fonksiyonelliği yaşam biçimi olarak benimseyenlere birçok seçenek sunan Escada Sport, yürüyüş, doğa yolculukları, kayak, yelken ve golf yapanların tercihi arasına girmeyi amaçlıyor. Escada Sport 1999-2000, Sonbahar-Kış koleksiyonunda; çift taraflı giyilebilen hafif anoraklar, kısa büzgülü ceketler, gabardin trençkotlar, bluzlar, jeanlar ve uzun etekler bulunuyor.
Saçını korumak isteyenlere: Form Haarlack
Taft, gazlı saç şekillendirici ürünleri kullanmayanlar için Form Haarlack-Gazsız Saç Spreyi’ni üretti. Form-Haarlack-Gazsız Saç Spreyi, keratin koruyucu formülü sayesinde; saçları rüzgar, güneş ve nem gibi dış etkenlere karşı koruyor.
Palmolive yenilendi
Bitki özlerini ve A, F, H ve E vitaminlerini bir arada sunan Palmolive Naturals, sonbahara parfümünden formülüne, ambalajından ürün çeşitlerine kadar baştan aşağı yenilenerek giriyor. Palmolive, saçlarının sağlıklı bir pırıltıya sahip olmasını isteyen bayanlar için farklı bitki özleri ihtiva ediyor.
Roc’la kırışıksız cilt
Roc, yeni ürettiği Roc Retinol Concentre Pur ile hanımların şikayet ettiği kırışıklıkları 12 haftada ortada kaldırıyor. Roc Retinol Concentre Pur’de bulunan patentli özel bir teknoloji ile saf A vitamini, hücrelerin tam kalbine etki ediyor.
Derimod’dan genç koleksiyonu
Türk deri sektöründe faliyet gösteren Derimod, 2000 yılı için yeni genç koleksiyonu “Mood”u üretti. Dinamik, ekonomik, genç, rahat ve minimalist çizgiler
Kadın tetikçiler
Rusya Federal Birlikleri’nin savaştığı Dağıstanlı yerel mücahitler arasında Azerbaycan, Ukrayna ve Baltık ülkelerden gelen çok sayıda paralı askerin de bulunduğu, bunların arasında keskin nişancı kadınların da olduğunu iddia edildi. Rusya İçişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü İgor Korotkov, Buynaksk bölgesinde araştırmalar yapan İçişleri Bakanlığı uzmanlarının Çobanmahi ve Karamahi köylerinde çok sayıda paralı askerin savaştığını tespit ettiğini öne sürerek, “Ukrayna, Azerbaycan ve Baltık ülkelerinden gelenler arasında keskin nişancı kadınlar da mevcut. Askerlerimiz tarafından öldürülen iki kadının cesedi, Kadarsk bölgesinde bulundu” şeklinde konuştu. Korotkov, Çobanmahi köyünde bulunan keskin nişancı kadın cesetlerinden birincisinin Baltık kökenli, ikincisinin ise Ukrayna kökenli olduğunu söyledi. Bu arada, bölgeden kaçmak isteyen Azerbaycanlı bir kadının tutuklandığını ve soruşturma sonrası onun da keskin nişancı asker olduğununun anlaşıldığını iddia eden Rusya İçişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü, çatışmalar sırasında bu kadın tarafından bir Rus “Zenit” roketatarının imha edildiğini öne sürdü. İgor Korotkov, “Bu kadın, “Ural” askeri aracının yakıt deposunu patlatarak, çok sayıda askerimizin ölümüne neden oldu. Bu araçta bulunan “Zenit” roketatarı ise kullanılmaz hale geldi. Azeri kadın 1994-1996 Çeçen savaşında da Çeçenler’e yardım etmişti. Fakat o zaman bizden kaçmayı başarmıştı” dedi.
Timorlu kadınlar
Nobel Barış Ödülü sahibi, Doğu Timor direniş lideri Jose Ramos-Horta, Doğu Timorlu kadınların milisler ve Endonezyalı askerler tarafından saldırıya ve tecavüze uğramamak için intihar ettiklerini bildirdi. Horta, Nine adlı Avustralya televizyonuna yaptığı açıklamada, birçok kadının milislerin eline geçmemek için intihar ettiğini belirterek, “Bölgedeki kasabaların yakılıp yıkıldığını ve burada oturan halkın üzerine ateş edildiğini öğrendim” dedi. Bu arada, BM Sözcüsü David Wimhurst, ordu ile milislerin onbinlerce kişinin sığındığı güvenli bölge olduğu sanılan Dare şehrine saldırdıkları yönünde haber aldıklarını söyledi. Milislerin Dare kentinde yaklaşık 30 bin kişiyi çember içine aldığı yönünde haberler geldiğini belirten sözcü, Melbourn’da bulunan bir Doğu Timorlu’nun Dare’de bulunan annesiyle telefonla görüştüğünü ve annesinin kendisine “Milisler etrafımızı çevirdi. Şu anda bizden 20 metre kadar uzaktalar” dediğini belirtti.
Kadınları kadınlar arayacak
Kadınlar nezarethaneye konulmadan önce üst veya vücut aramasını mutlaka bir kadın yapacak. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Daha önce kadının üst veya vücudunun aranması ‘’utanma duygusunun rencide edecek nitelikte’’ ise bir kadın görevli veya bu amaçla görevlendirilecek bir kadın görevli tarafından yapılırken, yapılan değişiklikle, bundan sonra kadınlar nezaretheneye konulmadan önce üst veya vücudunun aramasını, bir kadın görevli veya bu amaçla görevlendirilecek diğer bir kadın yapacak. Yönetmelikle, küçüklerle ilgili özel hükümlerde de değişiklik yapıldı. Buna göre, küçükler kendi talebi olmasa dahi DGM’nin görev alanına giren suçlar da dahil avukattan yararlanacaklar. Daha önce DGM’nin görev alanına giren suçlarda bu mümkün değildi. Sıfır-onsekiz yaşları arasındaki küçükler için kovuşturma niteliği taşımayan, suç isnadı oluşturmayan her türlü araştırma yapılabilecek. Bu araştırma daha önce zorunluydu. Avukatlar, hazırlık evrakı ile dava dosyasının tamamını incelemek ve istediği evrakın bir süretini yeni yönetmelikle harçsız alabilecek. Ancak, bu hakkın kullanılması hazırlık soruşturmasının amacını tehlikeye düşürebilecek ise sulh hakiminin kararı ile bu aşamada kısıtlanabilecek
Hanımeli Dergisi,
Hanımeli Dergisi, tam 5 aydır okuyucusuyla buluşuyor. Daha çok kadınlara yönelik dosyalarla dikkat çeken derginin yeni sayısında da ağırlık olarak bu tür konular yer alıyor. Ancak, dergi, emsalleri içinde farklı yayınlar da yapıyor. Yaklaşık 10 sayfasını kültür ve sanat haberleri, yorumları ve fotoğraflarına ayıran dergide bu ay, nakış ve dantel bölümü ayrı bir özellik taşıyor. Kısa haberler derginin ilk sayfalarında değerlendiriliyor. Fantezi müziğin önde gelen sanatçılarından Özcan Deniz’le yapılan röportaj, Eren Aydın’ın hazırladığı “Bitkilerin Dili”, Aydın Kırışık’ın “Yemek Kaygısı” başlıklı yazıları derginin dikkat çekici çalışmaları arasında. Yusuf Kürkçüoğlu’nun, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın dördüncü özel müzayede sarayı olan “Antik Palace” hakkındaki yazısı, kültür sanat sayfalarının ilk çalışması. Murat Arslan’ın “Doğa İle Başbaşa” köşesinde bu ay Ayvalık ve deniz anlatılıyor. Sinema, tiyatro ve müzik haberlerinin dışında TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca ile yapılan “Türkiye Çöl mü Olsun” başlıklı röportaj mutlaka okunmalı.
Kadınlara rekor tazminat
ABD’de, kanser sebebiyle göğsü alınan veya estetik ameliyatla göğsünü büyüten kadınlara takılan silikon maddesini üreten Dow Corning şirketi, bu sebeple hastalanan 112 bin 774 kadına toplam 3.2 milyar dolar (1.3 katrilyon TL) tutarında rekor tazminat ödeyecek. Kadınlar, silikonları kullanmaya başladıktan sonra depresyon, böbrek rahatsızlığı ve ciddi eklem zedelenmesi şikayetleri üzerine firmayı mahkemeye vermişti. Silikon yüzünden ağır komplikasyonlara uğrayan hastalara 300 bin dolar, silikonlu göğsü patlayanlara 20’şer bin dolar, takılan silikonu ameliyatla çıkartmak isteyen kadınlara da 5’er bin dolar ödenecek.
Kosovalı kadınlara yönelik cinsel şiddet
BM Nüfus Fonu, Kosovalı kadınlara yönelik cinsel şiddetin çok yaygın olduğunu, bölgedeki kadınların büyük bir tehdit altında bulunduğunu bildirdi. Nüfus Fonu’nun raporu, psikolog Dominique Serrano-Fitamant’ın mülteci kamplarıyla Arnavutluk’taki hastanelerdeki 35 kadınla yaptığı görüşmelere dayanıyor. Serrano-Fitamant, Berlenitz’de maskeli askerlerin genç erkeklerin boğazlarını kestiklerini, hamile kadınların karınlarını yardıklarını ve ceninleri şişlediklerini belirtti. Serrano-Fitamant, bazı kadınların, duydukları utanç yüzünden kendilerini artık ölü olarak gördüklerini söyledi. Serrano-Fitamant, NATO’nun 24 Mart’ta bombardımanı başlatmasının ardından cinsel şiddetin önemli ölçüde arttığını, görüştüğü 35 kadının tecavüze uğradıklarını söylediğini bildirdi.
SIRP ASKERLERİNİN VAHŞETİ
Kosovalı kadınların verdikleri bilgiye göre, Sırp askerleri kadınları gruplar halinde kamyonlarla bilinmeyen yerlere götürüyor, askerlerin yaşadıkları evlere kilitliyor ve herhangi bir direniş göstermeleri halinde canlı canlı yakılmakla tehdit ediyorlar. Serrano-Fitamant, “Tecavüzcüler genellikle maske takıyorlar. Soydukları çıplak kadınların etrafında çember oluşturarak, onları insan onurunu zedeleyici hareketler yapmaya zorluyorlar” dedi.
SIRP ASKERLERİNİN VAHŞETİ
Kosovalı kadınların verdikleri bilgiye göre, Sırp askerleri kadınları gruplar halinde kamyonlarla bilinmeyen yerlere götürüyor, askerlerin yaşadıkları evlere kilitliyor ve herhangi bir direniş göstermeleri halinde canlı canlı yakılmakla tehdit ediyorlar. Serrano-Fitamant, “Tecavüzcüler genellikle maske takıyorlar. Soydukları çıplak kadınların etrafında çember oluşturarak, onları insan onurunu zedeleyici hareketler yapmaya zorluyorlar” dedi.
Kadınlar cephede
NATO’nun Sırp hedeflerini vuran çeşitli uçakları kullanan askerler arasında kadınlar da var. ABD’nin Yugoslavya’ya cruise füzesi yağdıran ünlü bombardıman uçakları B-52 pilotları arasında 424’ncü Hava Üssü Filo Komutanlığını Sheri Waldo Andino adında yarbay rütbeli bir kadın asker üstleniyor. Komutası altında, 8 B-52 uçak, 25 deneyimli pilot, 30 rota görevlisi, 200 destek personeli bulunan Andino 120 cruise füzesinin sorumluluğunu da taşıyor.
13 ton ağırılığındaki helikopterin pilotu.
Yugoslavya savaşında operasyona katılan Foch uçak gemisinde de Fransız ordusunda görevli 4 kadın helikopter pilotu var. Kadın pilotlardan Yüzbaşı Nadine Zanatta, Fransız ordusunun 13 ton ağırlığındaki en büyük helikopteri Super Frelon’a kumanda ediyor. 1989 yılında Fransız Deniz Kuvvetleri’nde ilk kadın helikopter pilotu olan 35 yaşındaki genç kadın, eski bir hava kontrol görevlisi. Kurtarma ve arama operasyonlarına katılan, komandoları özel askeri operasyonlara götüren Fransız kadın pilot, Yugoslavya’da düşen F-117 hayalet uçağının pilotunu kurtarmada önemli rol aldı.
Özel gece dürbünü kullanarak Sırbistan’ın içlerine kadar ilerledi. Kadın askerler, görevdeyken makyaj yapmıyorlar. Birçoğu evli olan bu askerler işlerinde kadın olmanın bir problem meydana getirmedikleri görüşündeler.
13 ton ağırılığındaki helikopterin pilotu.
Yugoslavya savaşında operasyona katılan Foch uçak gemisinde de Fransız ordusunda görevli 4 kadın helikopter pilotu var. Kadın pilotlardan Yüzbaşı Nadine Zanatta, Fransız ordusunun 13 ton ağırlığındaki en büyük helikopteri Super Frelon’a kumanda ediyor. 1989 yılında Fransız Deniz Kuvvetleri’nde ilk kadın helikopter pilotu olan 35 yaşındaki genç kadın, eski bir hava kontrol görevlisi. Kurtarma ve arama operasyonlarına katılan, komandoları özel askeri operasyonlara götüren Fransız kadın pilot, Yugoslavya’da düşen F-117 hayalet uçağının pilotunu kurtarmada önemli rol aldı.
Özel gece dürbünü kullanarak Sırbistan’ın içlerine kadar ilerledi. Kadın askerler, görevdeyken makyaj yapmıyorlar. Birçoğu evli olan bu askerler işlerinde kadın olmanın bir problem meydana getirmedikleri görüşündeler.
Kosovalı kadınlar mafya pençesinde
Sırp vahşeti yüzünden Kosova’dan kaçan Arnavut kadınların gittikleri Avrupa ülkelerinde kadın ticareti yapan mafya örgütlerinin eline düşerek satıldığı ortaya çıktı. Özellikle kocaları öldürülen Arnavut kadınlar büyük bir ümitsizlik içinde iltica ettikleri ülkelerde çok geçmeden kadın mafyasının eline düşüyor. Bu durumda olan kadınların sayısının birkaç bini geçmiş olmasından korkuluyor. Birleşmiş Milletler Avrupa ülkelerini Arnavut mülteci kadınların acımasız suç örgütlerinin eline geçerek pazarlanması konusunda uyardı. Bu tür vakaların özellikle İtalya’da yoğunlaştığı bildiriliyor.
YUGOSLAVYA’YA INTERNET CEZASI...
Bu arada ABD tarafından Yugoslavya’ya uygulanan ticaret ambargosu dahilinde, Yugoslavya’nın Internet servisinin de kesilebileceği açıklandı. Başkan Clinton’ın, Mayıs ayında Amerikan firmalarına Yugoslavya ile ticaret yapmalarını durdurmaları kararı çerçevesinde, bu yasaklamaya Internet servisinin de girebileceği kaydediliyor. Lorel Space and Communication firmasından yapılan açıklamada, ticaret ambargosuna Internet servisinin de girdiği ve yakın zamanda servisi kesmeleri için kendilerine kararla ilgili uyarının gelebileceği belirtildi. Bu arada yetkililer, konuyu Ticaret Bakanlığı’na sorduklarını, açıklanan karar detaylandırılmadığı için, ticaret ambargosuna nelerin girip girmediğinin bilinmediğini ifade ettiler. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nden David Leavy, genelde enformasyon materyallerinin ambargo dışı olduğunu fakat, elektronik ticaretin ambargoya girdiğine işaret ediyor.
YUGOSLAVYA’YA INTERNET CEZASI...
Bu arada ABD tarafından Yugoslavya’ya uygulanan ticaret ambargosu dahilinde, Yugoslavya’nın Internet servisinin de kesilebileceği açıklandı. Başkan Clinton’ın, Mayıs ayında Amerikan firmalarına Yugoslavya ile ticaret yapmalarını durdurmaları kararı çerçevesinde, bu yasaklamaya Internet servisinin de girebileceği kaydediliyor. Lorel Space and Communication firmasından yapılan açıklamada, ticaret ambargosuna Internet servisinin de girdiği ve yakın zamanda servisi kesmeleri için kendilerine kararla ilgili uyarının gelebileceği belirtildi. Bu arada yetkililer, konuyu Ticaret Bakanlığı’na sorduklarını, açıklanan karar detaylandırılmadığı için, ticaret ambargosuna nelerin girip girmediğinin bilinmediğini ifade ettiler. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nden David Leavy, genelde enformasyon materyallerinin ambargo dışı olduğunu fakat, elektronik ticaretin ambargoya girdiğine işaret ediyor.
Türk Dünyası Kadınlar Kurultayı
Türk Dünyası 1. Kadınlar Kurultayı dün yapılan kapanış oturumuyla sona erdi.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen ve 37 Türk Devlet ve Topluluğu’ndan 85 delegenin katıldığı ve 3 gün süren Kurultay boyunca; Türk Kadını’nın statüsü ve Türk Dünyası’nın ortak problemleri masaya yatırıldı. Kurultayın son gününde konuşma yapan Türkmen Kadınlar Birliği Başkanı Beyan Ekrem, Türkmenlerin bir kısmının Saddam rejimi altında
bir kısmının da Barzani’nin baskısı altında yaşadıklarına dikkat çekti.
DİRENEN TÜRK KADINI
Batı Trakya Türkleri adına söz alan Işık Ahmet de, Yunanistan’ın baskıları sonucu Türk kadınlarının sosyal faaliyetlerden uzaklaştığını ve içine kapandığını söyledi. Ahmet, “Kokuşmuş ve çıplaklığın medeniyete eşitlendiği Yunan maskaralığının ortasında siyah feracesi, beyaz yazmasıyla direnen bir kadın. İşte Türk kadını budur.” şeklinde konuştu.
BEDELİ CANLA ÖDENDİ
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, “ Türk olmak pahalı birşey. Kerkük’te, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Batı Trakya’da ve Türklerin yaşadığı birçok bölgede Türk milletine zulüm yapılmaktadır. Biz bu pahayı kanımızla, canımızla, acıyla ödedik. Ama artık yeter, yeter, yeter, demeliyiz” diye konuştu. “Nehirlerin akış yönü bellidir” diyen Prof. Yazgan, “Türk milleti gelecekte çok önemli bir güç olacaktır. Yeter ki, Allah’ın; Türk coğrafyasına bahşettiği kaynakları Türkler, Türk milleti için kullansın.” dedi.
Çuvaş Türk Kadınları
Türk Dünyası Kadınlar Kurultayı’na dünyanın dörtbir tarafından katılan kadınlar değişik kıyafetleriyle ve zengin kültürleriyle dikkat çektiler. Çuvaşistan’dan katılan Abbina Vidimova ve Reisa Sarbı Vasili isimli kadınların giydiği Çuvaş milli kıyafeti büyük ilgi uyandırdı.
Birliğin teminatı analar
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, kurultayın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türk Birliği’nin, Türk kültürünün ve Türk dilinin teminatı olarak Türk analarını gördüğünü söyledi.
Işık Ahmet
Batı Trakya Türk Kadınları adına konuşan Işık Ahmet, Batı Trakya’da Türk kadınları’nın baskı ve sindirme politikaları sonucunda sosyal faaliyet yapamaz hale geldiklerini ifade etti.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen ve 37 Türk Devlet ve Topluluğu’ndan 85 delegenin katıldığı ve 3 gün süren Kurultay boyunca; Türk Kadını’nın statüsü ve Türk Dünyası’nın ortak problemleri masaya yatırıldı. Kurultayın son gününde konuşma yapan Türkmen Kadınlar Birliği Başkanı Beyan Ekrem, Türkmenlerin bir kısmının Saddam rejimi altında
bir kısmının da Barzani’nin baskısı altında yaşadıklarına dikkat çekti.
DİRENEN TÜRK KADINI
Batı Trakya Türkleri adına söz alan Işık Ahmet de, Yunanistan’ın baskıları sonucu Türk kadınlarının sosyal faaliyetlerden uzaklaştığını ve içine kapandığını söyledi. Ahmet, “Kokuşmuş ve çıplaklığın medeniyete eşitlendiği Yunan maskaralığının ortasında siyah feracesi, beyaz yazmasıyla direnen bir kadın. İşte Türk kadını budur.” şeklinde konuştu.
BEDELİ CANLA ÖDENDİ
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, “ Türk olmak pahalı birşey. Kerkük’te, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Batı Trakya’da ve Türklerin yaşadığı birçok bölgede Türk milletine zulüm yapılmaktadır. Biz bu pahayı kanımızla, canımızla, acıyla ödedik. Ama artık yeter, yeter, yeter, demeliyiz” diye konuştu. “Nehirlerin akış yönü bellidir” diyen Prof. Yazgan, “Türk milleti gelecekte çok önemli bir güç olacaktır. Yeter ki, Allah’ın; Türk coğrafyasına bahşettiği kaynakları Türkler, Türk milleti için kullansın.” dedi.
Çuvaş Türk Kadınları
Türk Dünyası Kadınlar Kurultayı’na dünyanın dörtbir tarafından katılan kadınlar değişik kıyafetleriyle ve zengin kültürleriyle dikkat çektiler. Çuvaşistan’dan katılan Abbina Vidimova ve Reisa Sarbı Vasili isimli kadınların giydiği Çuvaş milli kıyafeti büyük ilgi uyandırdı.
Birliğin teminatı analar
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, kurultayın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türk Birliği’nin, Türk kültürünün ve Türk dilinin teminatı olarak Türk analarını gördüğünü söyledi.
Işık Ahmet
Batı Trakya Türk Kadınları adına konuşan Işık Ahmet, Batı Trakya’da Türk kadınları’nın baskı ve sindirme politikaları sonucunda sosyal faaliyet yapamaz hale geldiklerini ifade etti.
Türk Dünyası Kadın Kurultayı
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın düzenlediği Türk Dünyası 1. Kadın Kurultayı görkemli bir şekilde başladı.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Sevgi Erenerol, kurultayların Türk Milleti’ne asırlardır yön verdiğine işaret ederek, Türk Dünyası Kadın Kurultayı’nın da ilk defa dünyanın dört bir tarafında yaşayan Türk kadınlarını bir araya getirdiğini söyledi.
Azerbaycanlı milletvekili ve şair-yazar Sabir Rüstemhanlı da eğer kadınlar olmasıydı, edebiyat şaheserleri ile büyük abidelerin hiçbirinin yapılamayacağını söyledi. Rüstemhanlı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan’a, Azerbaycanlı kadınların yaptığı, portresinin bulunduğu bir halı hediye etti.
Yazgan, vakfın 20 yıldan fazla bir zamandır Türk Dünyası’nda sessiz sedasız çalışmalar yaptığına dikkat çekerek, “Bu çalışmalar tek başına Turan Yazgan’ın veya Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın çalışmaları ile değil, başta devletimiz olmak üzere adı bilinsin veya bilinmesin birçok insanın gönüllü çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. Burada hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
Yazgan, 1989 yılında ilk defa Türkiye’den Azerbaycan’a giden uçağı karşılayanların büyük çoğunluğunun kadınlar olduğuna işaret ederek, “Bizi karşılayanlar arasında hamile kadınlar vardı. ‘Kızım siz niye geldiniz?’ diye sorduğumda, ‘Karnımdaki çocuğum da bağımsızlık ruhunu hissetsin’ diyordu” diye konuştu.
Yazgan, kadınların desteğini almayan hareketlerin başarıya ulaşamayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim kuruluş gayemiz, ‘dilde, fikirde, işte birlik’ ülküsünü gerçekleştirmektir. Bunun yolu da alfabe birliğinden geçmektedir. Alfabe birliğini sağlamadığımız müddetçe, ‘21. Asır Türk Asrı olacaktır’ sözleri askıda kalır. Dünyada hiçbir millet iki alfabe kullanmazken, sadece Türk Milleti 30 alfabe ile okuyup yazmaktadır. Şiddetle, kanla canla bu gerçekleştirilmiştir. Artık bu şiddet devirleri geçti. Artık ortak alfabeye mutlaka geçmeliyiz. Herşeyin başı burada yani alfabe birliğinde. Bu alfabe birliğini gerçekleştirecek olanlar da Türk analarıdır.”
Azerbaycan Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı bir konuşma yaparak, toplantıyı organize edenlere teşekkür etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna; Türk Dünyası’nın çeşitli bölgelerinden gelen çok değerli misafirlerin İstanbul’da bulunmalarından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi.
İstanbul Vali Yardımcısı Ali Cafer Akyüz, Türk Kadınlarını böyle bir kurultayla ortak problemlerini ortaya koyacak çalışmalar yapmalarından dolayı kutladığını ifade etti.
Kurultay delegasyonu daha sonra Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk koydu.
37 Türk topluluğundan 85 kadın delegenin katıldığı kurultay 3 gün sürecek. Kurultayda; Türk Dünyası’nda kadının statüsü ve bu statünün yükseltilmesi için yapılması gereken sosyal, siyasi, hukuki düzenlemeler ele alınacak, bilgi alışverişinde bulunulacak.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Sevgi Erenerol, kurultayların Türk Milleti’ne asırlardır yön verdiğine işaret ederek, Türk Dünyası Kadın Kurultayı’nın da ilk defa dünyanın dört bir tarafında yaşayan Türk kadınlarını bir araya getirdiğini söyledi.
Azerbaycanlı milletvekili ve şair-yazar Sabir Rüstemhanlı da eğer kadınlar olmasıydı, edebiyat şaheserleri ile büyük abidelerin hiçbirinin yapılamayacağını söyledi. Rüstemhanlı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan’a, Azerbaycanlı kadınların yaptığı, portresinin bulunduğu bir halı hediye etti.
Yazgan, vakfın 20 yıldan fazla bir zamandır Türk Dünyası’nda sessiz sedasız çalışmalar yaptığına dikkat çekerek, “Bu çalışmalar tek başına Turan Yazgan’ın veya Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın çalışmaları ile değil, başta devletimiz olmak üzere adı bilinsin veya bilinmesin birçok insanın gönüllü çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. Burada hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
Yazgan, 1989 yılında ilk defa Türkiye’den Azerbaycan’a giden uçağı karşılayanların büyük çoğunluğunun kadınlar olduğuna işaret ederek, “Bizi karşılayanlar arasında hamile kadınlar vardı. ‘Kızım siz niye geldiniz?’ diye sorduğumda, ‘Karnımdaki çocuğum da bağımsızlık ruhunu hissetsin’ diyordu” diye konuştu.
Yazgan, kadınların desteğini almayan hareketlerin başarıya ulaşamayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim kuruluş gayemiz, ‘dilde, fikirde, işte birlik’ ülküsünü gerçekleştirmektir. Bunun yolu da alfabe birliğinden geçmektedir. Alfabe birliğini sağlamadığımız müddetçe, ‘21. Asır Türk Asrı olacaktır’ sözleri askıda kalır. Dünyada hiçbir millet iki alfabe kullanmazken, sadece Türk Milleti 30 alfabe ile okuyup yazmaktadır. Şiddetle, kanla canla bu gerçekleştirilmiştir. Artık bu şiddet devirleri geçti. Artık ortak alfabeye mutlaka geçmeliyiz. Herşeyin başı burada yani alfabe birliğinde. Bu alfabe birliğini gerçekleştirecek olanlar da Türk analarıdır.”
Azerbaycan Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı bir konuşma yaparak, toplantıyı organize edenlere teşekkür etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna; Türk Dünyası’nın çeşitli bölgelerinden gelen çok değerli misafirlerin İstanbul’da bulunmalarından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi.
İstanbul Vali Yardımcısı Ali Cafer Akyüz, Türk Kadınlarını böyle bir kurultayla ortak problemlerini ortaya koyacak çalışmalar yapmalarından dolayı kutladığını ifade etti.
Kurultay delegasyonu daha sonra Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk koydu.
37 Türk topluluğundan 85 kadın delegenin katıldığı kurultay 3 gün sürecek. Kurultayda; Türk Dünyası’nda kadının statüsü ve bu statünün yükseltilmesi için yapılması gereken sosyal, siyasi, hukuki düzenlemeler ele alınacak, bilgi alışverişinde bulunulacak.
Yine tecavüz ve katliam
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Makedonya sınır bölgesi Blaçe’ye gelen Kosovalı Arnavut mültecilerin, Kosova’daki Urosevaç kentinin kuzeyinde bulunan köylerde yapılan yeni Sırp katliamlarını haber verdiklerini bildirdi.
UNHCR Sözcüsü Ron Redmond, mültecilerin ifadelerine dayanarak, Sırp milislerin son 10 gün içinde 3 ayrı köyde 56 kişiyi öldürdüklerini ve kadınlara tecavüz ettiklerini söyledi.
Redmond, sakallı ve maskeli milislerin 16-18 Nisan arasında Hallaç Ivogel, Ribar Ivogel ve Slavi köylerine girdiklerini ifade ederek, Hallaç İgovel’de 21, Ribar Igovel’de 4 ya da 5’i tecavüze uğradıktan sonra öldürülen kadın olamak üzere 19, Slavi’de ise 16 kişinin öldürüldüğünü belirtti.
BM İZNİ GEREKMİYOR
Bu arada ABD Başkanı Bill Clinton’un Avrupa İşleri Danışmanı Anthony Blinken, NATO’nun Kosova’daki faaliyetleri için Birleşmiş Milletler’in (BM) onayını almasının ‘’iyi olacağını’’, ancak bunun gerekli olmadığını belirtti.
Blinken, Fransız France Inter radyosuna verdiği demeçte, ‘’BM’nin desteğini almanın ve Ruslar ile çalışmanın bir yolunu bulmayı başarırsak, iyi olur. Bununla beraber, Güvenlik Konseyi’nin bu yönde bir karar almaması durumunda kendi bildiğimiz yoldan gideriz’’ dedi.
NATO’ya üye 19 ülkenin olduğu kadar Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin de desteğini almayı istediklerini belirten Blinken, ‘’Ama NATO, bu gücün merkezi kontrolünü mutlaka elinde tutmalıdır’’ şeklinde konuştu.
UÇK’dan NATO’ya öneri
Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK), Sırp güçlerine karşı savaşmak için Kosova’ya gönderilecek bir NATO kara saldırı gücüne komuta etme önerisinde bulundu. Arnavutluk’un kuzeyindeki Kukes’te bulunan ve adının açıklanmasını istemeyen bir UÇK yetkilisi tarafından düzenlenen basın toplantısında, UCK militanlarının Sırp güvenlik güçleriyle çok iyi savaştığını, ancak daha fazla ve modern silahlara ihtiyaçlarının bulunduğunu kaydederek, ‘’NATO’dan acil olarak bize modern silahlar sağlamasını istiyoruz’’ dedi. Yetkili, ‘’Daha iyi silahlarımız olsa ve NATO Apache helikopterlerini kullanmaya başlasa, eminim ki çok daha başarılı operasyonlar yapabilirdik. Kosova’da birlikte savaşmayı ve yakın temas kurma konusunu memnuniyetle karşılayacağız’’ dedi.
UNHCR Sözcüsü Ron Redmond, mültecilerin ifadelerine dayanarak, Sırp milislerin son 10 gün içinde 3 ayrı köyde 56 kişiyi öldürdüklerini ve kadınlara tecavüz ettiklerini söyledi.
Redmond, sakallı ve maskeli milislerin 16-18 Nisan arasında Hallaç Ivogel, Ribar Ivogel ve Slavi köylerine girdiklerini ifade ederek, Hallaç İgovel’de 21, Ribar Igovel’de 4 ya da 5’i tecavüze uğradıktan sonra öldürülen kadın olamak üzere 19, Slavi’de ise 16 kişinin öldürüldüğünü belirtti.
BM İZNİ GEREKMİYOR
Bu arada ABD Başkanı Bill Clinton’un Avrupa İşleri Danışmanı Anthony Blinken, NATO’nun Kosova’daki faaliyetleri için Birleşmiş Milletler’in (BM) onayını almasının ‘’iyi olacağını’’, ancak bunun gerekli olmadığını belirtti.
Blinken, Fransız France Inter radyosuna verdiği demeçte, ‘’BM’nin desteğini almanın ve Ruslar ile çalışmanın bir yolunu bulmayı başarırsak, iyi olur. Bununla beraber, Güvenlik Konseyi’nin bu yönde bir karar almaması durumunda kendi bildiğimiz yoldan gideriz’’ dedi.
NATO’ya üye 19 ülkenin olduğu kadar Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin de desteğini almayı istediklerini belirten Blinken, ‘’Ama NATO, bu gücün merkezi kontrolünü mutlaka elinde tutmalıdır’’ şeklinde konuştu.
UÇK’dan NATO’ya öneri
Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK), Sırp güçlerine karşı savaşmak için Kosova’ya gönderilecek bir NATO kara saldırı gücüne komuta etme önerisinde bulundu. Arnavutluk’un kuzeyindeki Kukes’te bulunan ve adının açıklanmasını istemeyen bir UÇK yetkilisi tarafından düzenlenen basın toplantısında, UCK militanlarının Sırp güvenlik güçleriyle çok iyi savaştığını, ancak daha fazla ve modern silahlara ihtiyaçlarının bulunduğunu kaydederek, ‘’NATO’dan acil olarak bize modern silahlar sağlamasını istiyoruz’’ dedi. Yetkili, ‘’Daha iyi silahlarımız olsa ve NATO Apache helikopterlerini kullanmaya başlasa, eminim ki çok daha başarılı operasyonlar yapabilirdik. Kosova’da birlikte savaşmayı ve yakın temas kurma konusunu memnuniyetle karşılayacağız’’ dedi.
kadınlar bebeklerini düşürdü
Sırp katliamından kaçan mülteciler arasında bulunan hamile kadınlar için hayat her geçen gün daha da zorlaşıyor. Kocası Sırplar tarafından esir alınan ve kendisinin Kosova’yı terk etmesi istenilen 27 yaşındaki Zoje Morani, yeni doğurduğu bebeği ile yaşama mücadelesi veriyor. NATO’nun mültecilere gönderdiği gıda kutusundan bebeğine yatak yapan Zoje Morani, Kosova’da kalan diğer kadınlara nazaran Makedonya’da daha şanslı. Çok sayıda hamile kadının yollarda bulunduğunu belirten Morani, kadınların bebeklerini düşürdüğünü, sağlıklı doğum yapanların ise temel gıda ihtiyaçlarının karşılanmaması sebebiyle hastalığa yakalanarak hayatlarını kaybettiğini söyledi.
kadın yazarların sayısı giderek artıyor
Edebiyatımızın değişik türlerinde yazan kadın yazarların sayısı giderek artıyor. Şiir, roman, hikâye ve diğer edebî türlerde kadın yazarlarımız düne göre bugün daha çok kendilerinden söz ettiriyorlar. Artık neredeyse sayıları, erkek yazarların sayısı ile eşit olacak bir seviyeye geldi. Son 10-15 yılda bu gerçek gözle görülür oldu. 8-10 Nisan tarihleri arasında Ankara Bilkent Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı bir toplantıda “Kadın Yazarlar Zirvesi” gerçekleşti. Türk edebiyatında kadın yazarların konumu ve bir çok konuda yedi oturumun düzenlendiği sempozyuma yazarımız Sevinç Çokum da katıldı. Toplantıya Zeynep Aliye, İnci Aral, Erendiz Atasü, Oya Baydar, Sevda Çalışkan, Feride Çiçekoğlu, Gülten Dayıoğlu, Nazlı Eray, Aslı Erdoğan, Füruzan, Melisa Gürpınar, Nursen Karas, Ayşe Kulin, Ayla Kutlu, Pınar Kür, Cahit Uçuk ile Nihal Yeğinobalı gibi değişik kuşaklardan yazarlar da iştirak etti. “Kadın Yazarlardan Okuma” faaliyetinin de gerçekleştiği toplantıda “Türkiye’de Kadın Yazar Olmak” başlıklı iki panel de takip edildi. Görüşlerini aldığımız kadın yazarlar, zirveyi genelde olumlu bulduklarını söylediler. Bu arada kültür sanat çevreleri, Afet Ilgaz, Alev Alatlı, Emine Işınsu, Sabahat Emir, Nazan Bekiroğlu, Fatma Karabıyık Barbarasoğlu gibi romanları ve hikâye kitapları ile tanınan yazarların zirveye davet edilmeyişini önemli bir eksiklik olarak değerlendirdiler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)