3 Şubat 2010 Çarşamba

Elektrik kesintileri, kadınları kızdırmaya başladı

Hükûmetler, medyadan, sanayi kuruluşlarından, holdinglerden evvel kadınlardan korkmalıdır. “Kamuoyu” denen görünmez gücün esas unsuru onlar.
Kadınlar, bir hükûmete kızıyorsa o hükûmetin ömrü sayılı demektir. Kadınlarımız, artan bir biçimde iktidara kızmaya başlamış bulunuyorlar. Kızgınlıkları, birkaç sebebe dayanıyor...
Analar, Öcalan’ın idam mes’elesinden dolayı kızıyorlar.
Kim ne derse desin, hangi gerekçe gösterilirse gösterilsin anaların yüreğindeki alev sönmeyecektir.
İşkadını, tatmin etmeyen ücretten dolayı kızgın.
Yüzde 15 zammına en fazla tepki gösterenlerden biri de çalışan kadınlar. Bunu protesto gösterilerinde de görüyorsunuz. Mutfaktaki kadın, TL’nin değersizliği ve enflasyonun yüksekliğinden dolayı kızgın.
Ailenin yükünü, geçimin geçmez sıkıntısını bu kadınlar her gün bir azap gibi yaşamakta.
Analar, iş kadınları, ev kadınları...
Hepsi, şimdi de elektrik kesintisinden dolayı kızmaya başladılar. Artık bu kızgınlık, bir mırıldanma, eşe dosta yakınma şeklinde değil. Kadın öfke içinde. Zira günümüzde asansörden, mutfaktaki fırına kadar her şey elektriğe bağlı. Elektrik kesintilerinin sürpriz bir şekilde gelip yeniden hayatımıza girmesi, sadece gecelerimizi değil, hayatımızı da karartmaya başlamıştır. Hele eski günlerin çıldırtan kesintilerini yaşamış olan kadınlar daha bir kâbus içindeler.
İlginçtir...
Onlar müthiş bir kuşku ile iki olay arasında münasebet kurdular. Kadın, kimseden bir şey işitmeden, gazete yazmadan, televizyon haber yapmadan, muhalif partiler dile getirmeden Mavi Akım Projesi ile elektrik kesintisi arasında illiyet rabıtası olduğu endişesine kapıldılar, “acaba” dediler, sordular, huylandılar.
Onlara göre ve onların ifadesi ile “bu bir oyun”du.
Hükûmet, Mavi Akım Projesi’ni kabul ettirmek için böyle bir yola başvurmuştu.
Kadının nice zamandır aile ortamlarında, komşuluklarda, ziyaretlerde bahsettiği konu, şimdi iletişim araçlarına da taşınır oldu.
Bu doğru olsun veya olmasın; neticede kalbe şüphe girmiştir.
Üstelik muvakkat bir iyileştirme dışında rahatlatıcı bir gelişme de yok. Enerji Bakanı, ağır bir kış geçirebileceğimizi her fırsatta açıklıyor. Bunları dinleyen kadın nasıl huzurlu olur?
Liderler, daha dün toplandılar..
Neden dün?
Bir iktidar, tabiî gazda azalma olabileceğini, hatta satan ülke tarafı ondan kesilebileceğini önceden belli planlara bağlamaz mı? Kesintiler başladıktan sonra liderler, bakanlar ve bürokratlar bir masa etrafında buluştular.
Olmaz...
Geç kalmış bir toplantı. Nükleer enerji santralleri bugün mü konuşulacaktı? Çevreciler, reaksiyon gösteriyor diye hayati değerdeki ekonomik yatırımlardan vaz geçilebilir mi?
İşte bu yüzden, kadın kızgın. Zaten o kadının diğer sıkıntılarının üstüne gelen zelzele manzaraları ile sinirleri allak-bullak olmuştu. Şimdi de kesinti sürprizi ile karşılaştı.
Kaloriferi, fırını, çamaşır makinası, asansörü...çalışmayan kadının kızgınlığı önünde hiç bir hükûmet duramaz. Asıl kamuoyu budur. Ve bu kamuoyu, Mavi Akım Projesi uğruna bu çilelere katlanmak zorunda bırakıldığına, aldatıldığına inanmışsa manzara kötüdür. Üstüne üstlük o Mavi Akım, Kızıl Ordu Orkestrası, Ankara salonlarında sirk palyaçoluğu yapıp para dilenirken devletleri Çeçenistan’da bir milleti imhaya yönelmiş bomba yağdırmaktaysa....
Kadınlar kızar, kadınlar öfkelenir...
Kadınlar haklıdır.
İktidarlara nasihat:
Kadınları kızdırmayınız. Kadın kızarsa, koca kızar, oğlan kızar, kız kızar...
Son söz:
-Bir kere daha yazalım-
2000’e yeni bir iktidarla girmemiz şarttır. Yorgun Ecevit, gemiyi bu kadar götürebiliyor. Oysa, deniz derin, hava fırtınalı, etraf her ân kararmak üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder