26 Aralık 2010 Pazar

‘Önce anneyiz, sonra iş kadını’

Birisi psikolog diğeri arşivci iki kadın, ikisi de dört çocuk annesi. Farika Artır Teymur ve Kerime Özbek Yıldız, işte başarıyı, evde de huzuru yakalayabilmek için bir kefesi işi diğer kefesi de evi temsil eden teraziyi dengede tutabilmeyi başarmışlar.

Çalışan ve aynı zamanda anne olan kadınlar için ev ve işyeri arasındaki o hassas dengeyi yakalayabilmek hâlâ ciddi bir sorun. Terazinin kefesi kimi zaman evden, kimi zaman da işten yana ağır basıyor. Ve kadınlar ‘anne’lik vasfının ardına sığınıp işlerini aksatmayı doğru bulmadıkları gibi ‘iş kadını’ olmalarının da evleri ve çocuklarıyla iletişimlerine darbe vurmasını istemiyorlar. Psikolog Farika Artır Teymur ve arşivci Kerime Özbek Yıldız ile evleri ve işyerleri arasında akıp giden hayatlarını konuştuk. Psikolog Teymur sadece Denge Hipnoz Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi’nin müdiresi değil, aynı zamanda Ahmet (14) Zeynep (13) Emine (8) ve Rümeysa (5)’nın da annesi. Haftanın 4–5 günü sabah 08.00’den akşam 18.00’e kadar çalışan Teymur, çocuklarıyla ilişkilerinde ‘psikolog’ olmasının avantajını yaşadığını belirtiyor. Hangi yaş çocuğuna nasıl davranılması gerektiğini bildiği için çocuklarının ihtiyaçlarına cevap vermekte zorlanmadığını söyleyen Teymur, en küçük kızı Rümeysa (5) ile bol bol evcilik oynuyor ve sohbet ediyor. “Bu yaş grubu artık kucağa alınmak veya sık sık okşanmak istemez. Onunla mümkün olduğunca konuşmalısınız. Özellikle evcilik oynamak kız çocukları için tam bir terapi işlevi görür.” diyen Teymur, çocuklarını büyütürken kayınvalidesinden destek aldığını belirtiyor. İster dışarıda çalışsın ister evinde tüm kadınları bunaltan ev işlerine harcayacağı vakti çocuklarına ayırması gerektiğine inanan Teymur, kazandığı paranın bir kısmını bir yardımcıya vererek hem kendisini rahatlatmış hem de çocuklarını sevindirmiş. Kimi zaman, çocukları görebilmek için işyerinden eve neredeyse koşarak geldiğini; ancak Rümeysa veya Emine’nin komşu çocuklarıyla oynamak için evden ayrıldığını gören Teymur; “Taşlar tam yerine oturmuş değil, ben çalışan annelere has bir telaşla koşturarak geliyorum; ama anlıyorum ki onların artık buna ihtiyacı yok.” diyor. Çocuklarının hiçbir zaman evde tek bir bakıcıyla kalmadığını, aileden birisinin mutlaka onlarla ilgilendiğini belirten Teymur, kadınların üretkenliklerini ortaya koyabilecekleri ve insanlara hizmet etmelerini sağlayan işlerde çalışması gerektiğine inanıyor ve “Mümkün olabilse de kadınlar hiç sevmedikleri bir işte sırf parası için çalışmasalar.” diyor. Akşamları belirli saatlerde düzenledikleri ‘kitap okuma’ seansları ise aile bireylerini bir araya getirdiği için oldukça önemseniyor.

Anne olmanın keyfini yeni yaşıyorum

Bir dönem tarih öğretmenliği yapan, şimdi ise Osmanlı arşivinde çalışan Kerime Özbek Yıldız’ın da dört çocuğu var. Çalışan kadınların bir çocukla yetinmesini anlayışla karşılamakla beraber çocuğun bir külfet olarak algılanmasını doğru bulmayan Yıldız, Mehmet (9) ve Hüseyin (8)’den sonra dünyaya gelen ikizleri Aybike ve Enes (3)’in bakımında eskisi gibi zorlanmadığını, artık çok daha müsamahalı ve esnek olduğunu söylüyor. “İlk iki çocuğumda en ufak bir öksürük olsa hastaneye koşuyorduk, dışarıya çıksalar düştüler mi diye camdan ayrılamıyordum. Şimdi tecrübenin getirdiği bir rahatlık var, hatta anneliğin keyfini yeni yeni sürmeye başladım.” diyen Yıldız, önceki hatalarını da tekrarlamadığını belirtiyor: “Birinci oğlumun her işine ben yetişiyordum, kendi işini yapması için ona fırsat tanımıyordum, sonradan bu huyumu terk ettim ve iki oğlum da şimdi ben işe gittikten sonra uyanıp, kahvaltılarını yapıyor ve okullarına gidiyorlar.” Çocuklarının bakımında eşinden çok destek gördüğünü belirten Yıldız, haftada bir yaptıkları aile meclisinde çocuklarını daha yakından tanıma fırsatı bulduklarını söylüyor. Kerime Hanım şöyle devam ediyor: “Çocukların o günü iple çekmesi için babamız o gün bize bir sürpriz yapar. Toplanır ve sohbet ederiz. Bu toplantılardan birinde çocuklardan birine başkan olmasını teklif ettik; çok sıkıldı ve ‘Ben yapamam.’ dedi. Sonradan öğretmeniyle konuştum, okulda da katılımcı olmadığını öğrendim.” Yıldız ailesi yine bu toplantılarda çoğu aile için radikal sayılabilecek bir karar almış ve televizyonu kaldırmış. Çocuklar kitap okuyor, çizgi film CD’si izliyor ve anne–babalarının onayından geçen bilgisayar oyunlarıyla vakit geçiriyorlar. İkizler doğmadan önce hafta sonlarını tezhip kursunda değerlendiren Kerime Özbek Yıldız, fırsat bulduğu zaman bir hobi olarak gördüğü tezhip sanatıyla da ilgileniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder