Ebedî âleme, Allah rızası için yaptığınız iyiliklerden başka bir şey götüremezsiniz
Çocukluğundan beri bütün ömrünü çalışarak geçirmiş 80 yıllık bir çınar Kıymet Teyze. Eşi ve üç çocuğuyla geldiği İstanbul'da sıfırdan bir hayat kurmuş ailesine.
Konuşurken bir ara "Üşenme, aç şu balkon kapısını." diyor. Çiçeklerle dolu balkonun zemininde renkli iplerle dokunmuş bir yolluk serili. "Onu ben dokudum. 55 seneliktir. İstanbul'a gelirken bir tek o vardı. Zelzeleden çıkıp gelmiştik. Komşularıma da 25 kuruşa dokurdum. Bak bu halıyı 100 liraya aldım 36 sene önce; Çin halısı. Bugün metrekaresi 1 milyar lira. Bu ne halısı diye sorana balkondaki kilimi gösteriyorum. Çalışana her yerde para var; ama çalışmayana yok." diyen Kıymet Teyze, evlatlarına fabrikalar kuracak kadar işlerini büyütmüş olmasına rağmen ticaret yapmaya devam ediyor. Bütün varlığına rağmen dünyadan giderken yanında yaptığı hayırlardan başka bir şey götüremeyeceğinin de bilincinde olan Kıymet Teyze, öksüzü, dulu, yetimi gözetmeyi de ihmal etmiyor. Fakir öğrencilerin eğitimi için eğitim kurumlarına da yardım eden Kıymet Teyzeye Anneler Günü'nde, Özel Ufuk Koleji Okul Aile Birliği tarafından "2004 Yılının Annesi" ödülü verildi.
Balıkesir'den İstanbul'a geldiğinde 25 yaşındadır Kıymet Teyze. Bundan 13 yıl önce kaybettiği eşini hayırla anmasına karşın, hiç çalışmayan bir insan olduğunu söylemekten de geri durmuyor. Kıymet Teyze, ailesini geçindirme, çocuklarını okutma işi üzerine kalınca bir iplik fabrikasında çalışmaya başlar. Geceleri de evde sabaha kadar tezgah başında dokuma yapar.
Yevmiyesi 35 kuruştur. Fabrikadan 4 liraya çıkan çorabın mağazada 10 liraya satılmaya başladığını görünce, aynı çorabı 4 liraya alıp 5 liradan satmaya başlar. Bu işte daha çok para kazanmaya başladığı için pazarcılık yapmaya başlar. Gece gündüz demeden çalışır. İstanbul'un bütün pazarlarında tezgah kurar. Çorap, eşarp ve iç çamaşırı satar. 16 sene içinde Vatan Caddesi üzerinde 10 katlı bir apartman sahibi olan Kıymet Teyze, daha sonra bunu satıp memleketi Gönen'de bir tekstil fabrikası kurar ve oğlunu başına getirir.
Ticareti babasından öğrendiğini vurgulayan Kıymet Teyze, çalışma hayatındaki gayretini ve kurallarını şöyle anlatıyor: "8 yaşımdayken başladım koşturmaya. Köy çocuğuyum ben. Kuzu, hindi güderdim. Hiç okula gitmedim. Gönen'den Yalova'ya babamla at satmaya giderdim. Pazarcılık yaparken, iki valizi elime alır, ikisini de omzuma atar Eyüp'ten Taşlıtarla'ya kadar yürür, o yokuşları çıkardım. Ucuz sattım, kuyrukta sattım. Ne tiyatro, ne sinema bildim bu zamana kadar. Bir gün araba çevirip de işe veya gezmeye gitmedim. Bir kez hacca gittim. Nasip olursa bir de umreye gitmek istiyorum. Bugün hâlâ 30 milyona belediyeden bir kart alır, onunla otobüse biner, işime gider gelirim. Her şeye bakarsan bağ olur bakmazsan dağ olur. Adamı rezil eden de kadındır vezir eden de. Bir erkek sel olsa da kadın göl değilse o ev hiçbir zaman ev olmaz.
Benim kocam sadece harcamasını bilirdi; ama ben kazandığımın hepsini ona vermezdim; fakat onun gölgesi altında kazandım ben her şeyi. Çünkü dul bir kadın olsaydım bu işleri yapamazdım. Ayda bir zorla da olsa Mahmutpaşa'ya götürürdüm onu. Ölmeden önce de 2 ay hastanede baktım. Her gün helallik istedi benden."
Çocuklarını okutsa da memurluk yapmalarını istememiş Kıymet Teyze, fabrika kurmuş işletmeleri için. Bugün hâlâ onların fabrikalarında üretilen iç giyim ürünlerinin ihraç fazlalarını çok küçük kâr ile mağazalara pazarlıyor. "Artık yaşlandım, eskisi kadar çalışamıyorum." dese de çalışmaktan tamamen vazgeçemiyor. İlerlemiş yaşına rağmen dimdik ayakta. Genç hanımları kıskandıracak kadar temiz ve düzenli olan evinin tüm işlerini kendisi görüyor. Bugünün kadınlarını eleştirmekten de geri durmuyor: "Öğlene doğru 11'de kalkıyor bir kadın. Evimi ve o vakte kadar yaptığım işleri görünce 'hacı anne ne zaman yaptın bu kadar işi' diyor. Ömrüm boyunca sabah namazından sonra yatmadım ben. Güneş doğmadan yarım saat önce uyanır, gece 12'den önce de uyumam. Sabah ezanından sonra kısmet dağılır. Gün boyu çalışırım. Evime devamlı müşteri gelir. Hastalık haricinde gündüz vakti bir kere başımı yastığa koymadım. Bir şeyi satın alırken en uygun yerini bulup almak lazım. 10 yere bakmadan en ufak bir şey almam. Bugünkü kadınlar para harcarken kocalarına hiç acımıyor."
Kıymet Teyze ahir ömründe çalışabildiği ve kazandıklarıyla muhtaç insanlara yardım edebildiği için mutlu olduğunu söylüyor. Ebedi aleme, Allah rızası için yaptığı iyiliklerden başka bir şeyi götüremeyeceğini çok iyi biliyor. Konuşurken bir ara 55 yaşında oğlunu bir anda nasıl kaybettiğini anlatırken "Evladım 7 fabrikadan ne götürdü? Sadece bir kefen. Zorla yapılan işte hayır olmaz, gönül işi bu. 41 tane öksüz evlendirdim. Elimden geldiği kadar memleketimdeki dul ve yetimlere yardım ediyorum. Köylerdeki fakir fukaraya birçok şey götürüyorum. Elimden gelse ne kadar fakir varsa okutmak istiyorum." diyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder